ŞİMDİ DEPRESYON SON MODA

Dipteyim, sondayım, depresyondayım…

Şimdi depresyon son moda

İstanbul Bilgi Üniversitesi psikolojik danışmanlarından Filiz Yurtseven, “Çoğu insan hayatının bir döneminde depresif duygular hissetmiştir. Mesela mutsuz olmuştur. Aslında günümüzde “mutsuzluk” duygusunun gençler tarafından muteber bulunmadığına tanık olmaktayız. Gençlerimiz birkaç gün kendilerini mutsuz hissettiklerinde kolayca “depresyon” etiketi yapıştırabiliyorlar.Ve bu durumu kullanabiliyorlar. Oysa depresyon klinik açıdan bir hastalığı anlatır bize ve hayattan keyif alamama, mutsuz ve çökkün hissetme, boşluk ve anlamsızlık duyguları, yeme ve uyku problemleri gibi sorunları uzunca bir dönem, en az bir ay süreyle ve yoğun olarak yaşamayı gerektirir. Bütün bunlardan kişinin günlük yaşamı da olumsuz yönde etkilenir.” diyerek depresyonun söylediğimiz kadar basit bir hastalık olmadığına vurgu yapıyor.

Ağlama krizleri, hayattan tat alamama, üzüntü, umutsuzluk, değersizlik ve bunları takip eden o ciddi soru depresyonda mıyım? Sık sık kullanır olduğumuz ‘depresyondayım’ cümlesinden yola çıktık ve depresyonun aslında nasıl bir hastalık olduğunu araştırdık. İlginç olan durum, aleyhimize olan bu ruh halini lehimize çevirdiğimiz ve ‘mutsuzum’ cümlesi yerine ‘depresyondayım’ cümlesini kullanır olduğumuzdu. Peki, ama gerçekte depresyonda mısınız? Depresyon nedir? Nasıl tedavi edilir? Mutsuzluğunuzu bir kenara atın ve buyurun cevaplara… Yüzlerce gence danışmanlık desteği veren Yurtseven; gençlerin kendilerine özgü motifleri, kültürleri, ilgileri, değerleri ve hatta dilleriyle ayrı bir dünya oluşturduklarını dile getiriyor. Genç, “ben kimim”, “değerlerim neler”, “amaçlarım neler”, “hayatın anlamı nedir” gibi sorularla kişiliğini oluşturmaya başlıyor. Bu dönemde gençleri bekleyen temel bazı gelişimsel işler var. Yaşıtlarıyla olgun ilişkiler kurmak ve sürdürmek, erkek ve kadın toplumsal rolünü başarmak, anne-babasından duygusal bağımsızlığını kazanmak, bir meslek seçmek ve ona hazırlanmak ve yaşamına yön veren kendi değer sistemini oluşturmak gibi zor sorumluluklar bunlar. Ailesinin, arkadaşlarının, sosyal grupların, okulun, medyanın sunduğu sosyal ve kültürel mesajları anlamlı bir bütünlük içinde değerlendirip özümseyen ve bunun yanı sıra istediği kişiliğe ulaşma yolculuğunda kendinden emin olmaya başlayan, kendiyle barışık gençler kendilerini sağlıklı ve güçlü hissederler. Ancak bu zorlu dönemde bazı gençler gelecek korkusu, yabancılaşma, kimlik bunalımı, sosyal sorunlar, yalnızlık, stres, güvensizlik ve tabii bütün bunların neden olabileceği depresyon gibi bazı psikolojik zorluklar yaşayabilmektedirler.

Depresyonda olup olmadığınızı TEST EDİN!

Hayat tek bir renkten ya da düz bir çizgiden oluşmaz. Herkesin hayatında doğal iniş-çıkışlar vardır. Zaman zaman hissedilen depresif duygular, kişinin ilişkilerini ve gündelik yaşamının kalitesini fazla etkilemez, yaşadığımız stresli durum değiştiğinde de ona bağlı olarak ortadan kalkar ve hayatımızdaki pozitif gelişmelere bağlı olarak da düzelirler. Klinik açıdan bahsedilen depresif durum hem yoğunluğu hem de süresi açısından bu duygulardan bağımsızdır. Depresyon yaşayan insanlar aşağıdaki belirtilerin çoğunu en az bir ay süreyle, yoğun olarak yaşar:

Kişi kendini üzgün, kederli, hüzünlü, neşesiz, mutsuz, çaresiz, sinirli, çökkün ve boşluktaymış gibi hisseder.

Hiçbir şeyden zevk alamaz ve eskiden zevk aldığı hiçbir şey de zevk vermez artık.

Enerjisi azdır, yorgun ve bitkin hisseder.

İştahı değişir ve genellikle kiloda belirgin değişiklikler olur.

Hiç uyuyamaz ya da çok fazla uyur.

İşe ya da yaptığı etkinliklere karşı ilgisi olmaz.

Sosyal açıdan içine kapanır ve genel olarak sosyal ilgileri kaybolur.

Bir şeylere odaklanmada ve bir karar vermekte zorlanır.

Değersizlik, suçluluk duygusu, karamsarlık ve umutsuzluk duyguları yoğundur.

Tekrarlayan ölüm düşünceleri ve bazılarının intihar girişimleri veya planları vardır.

Neden SİZ!

Depresif duygu durumu yaygın olarak görülür. Bu sizin normal büyüme ve gelişimsel süreçlerinizin ve bu sürece eşlik eden stres faktörlerinin bir parçasıdır. Eğer sizin, özgüveni düşük, kendini sürekli eleştiren, hiçbir zaman güçlü yanlarını göremeyen ve yetersiz olduğunu düşünmeye eğilimli bir yaşam tarzınız varsa, öfke, kızgınlık gibi duygularınızı çevrenizdeki kişileri kaybedeceğiniz korkusuyla onlara değil kendinize yönlendiriyorsanız, kendi geleceğinizden beklentileriniz çok yüksek ise, yüksek standartlarınız varsa ve bunlara ulaşamadığınızda kendinizi hemen güçsüz ve çaresiz hissediyorsanız ya da en küçük hatalara bile toleransınız yoksa, etrafınızdaki insanların, özellikle anne-babalarınızın beklentileri çok fazlaysa ve bu beklentileri karşılamak neredeyse olanaksızsa, kişisel tarihinizde travmatik olay veya olaylar varsa, ihtiyacınız olan sevgi gösterilmemişse ve ilişkilerinizde insanların sizden sıkıldığını ve sizi sevmediklerini düşünme eğiliminiz varsa, bunlar ve bunun gibi kişilik özellikleri depresyona girmenize yol açabilir.

Ne yapmalı?

Duygularınıza ve düşüncelerinize kulak verin ve onları anlayabilmek için kendinize zaman tanıyın.

Olumsuz düşüncelerinizi sorgulayın, onlara teslim olmayın. Olaylara başka açılardan bakmak mümkün mü, başka biri bu durumda ne düşünürdü ya da yapardı gibi farklı pencerelerden bakmaya çalışın.

Bazı şeylere yeniden başlamak ve negatif düşüncelerinizi sorgulamak için kendinizi cesaretlendirin. Kendinizi kötü hissetmenize sebep olan yargılarınızla yüzleşin ve onlara karşı koymaya çalışın.

Kendinizi eleştirmekten ve suçlamaktan kaçının. Unutmayın ki kimse mükemmel değil, herkesin kendince yaşadığı ve zorlandığı durumlar var.

Aktif olmaya çalışın. Bir sonraki gün ne yapacağınızı düşünün, yapmak istediklerinizin listesini yapın, uygulayabileceğiniz planlar yapın ve ulaşılmaz hedefler peşinde koşmayın.

Gerçekçi olun. Sizin de olumlu özellikleriniz ve başardığınız şeyler var. Bunları bir çırpıda çöpe atmayın.

Sizi mutlu hissettiren, daha iyi hissettiğiniz zamanları düşünün ve nelerin işe yaradığını bulun ve hoşunuza giden bu şeyleri yapmaya çalışın. İlk zamanlar zor gelebilir bunu yapmak; ama zamanla bazı tatlar almaya başladığınızı göreceksiniz.

Sosyal kaynaklarınızı kullanabilmeniz çok önemli. Güvendiğiniz ve sevdiğiniz insanlardan destek alın, yalnız kalmamaya ve başkalarıyla iletişim kurmaya ve sürdürmeye özen gösterin.

Kendinize karşı sabırlı olun.

Her zorluğun ve zor sürecin kendinizle ilgili bir şeyler öğrettiğini unutmayın.

Depresyonunuzdan utanç duymayın ve gerekirse baş etme yöntemi olarak bir uzmana başvurmayı göz ardı etmeyin. Eğer ilaç tedavisi önerildiyse, ilaçlarınızı alın. Depresyon, günümüzde klinik açıdan tedavisi mümkün bir hastalıktır.

Osman Bey’in Nasihatı

 ”Ey oğul!

Her işten önce din işlerine dikkat et. Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir. Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helala-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme!.. Zira yaratandan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz. Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz. Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber-i Zişan’ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer’i şerifin dışına çıkmazdı. Zulümden, bid’atten sakın. Zulme ve bid’ate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır. Çünkü böyleleri seni zevale uğratmış olurlar.

Daima cihad ile devletini genişletmeye çalış. Çünkü uzun zaman sefer olunmazsa askerin secaatine; reislerin ve kumandanların bilgi, tedbir ve malumatına ağırlık ve noksanlık gelir. Böyle sefer işlerini bilenler ölür gider de yerine tecrübesiz kimseler gelir, bu yüzden de bir çok hatalar meydana gelir ki, bundan da devlet büyük zararlar görür. Beytü’l-mali koru! Devletin servetini çoğaltmaya çalış!.. Şer’i şerifin ölçüsüne göre sana ait olana kanaatle, ihtiyaçlarından ve gerekli olanlardan başka lüzumsuz yere telef etme, israftan kaçın. Askerinle, malınla gururlanma. Zira onlar Allah yolunda cihad için milletin işlerinin yerli yerinde görülmesi ve cihana adalet ve fazileti yayman için vasıtadırlar.

Sadakatle Allah rızası için çalışan devlet erkanını koru!.. Vefatlarından sonra böyle kimselerin çoluk-çocuğuna bak, ihtiyaçlarını karşıla.!..Halkından hiç kimsenin malına tecavüz etme!.. Hak edenlere yardım ile iltifat elini uzat, böylelerinin yakınlarını sıkıntıdan kurtar. Askeri erkanı iyi koru!.. Alimler, fazıllar, sanatkarlar, edipler; devletin bedeninin gücüdür. Bunlara iltifat ve ikramda bulun. Bir kemal sahibi işitince onunla yakınlık kur, dirlikler ver ve ihsan eyle!.. Hükümetinde ulema, fazıl kimseler, erbab-ı maarif çoğalsın, siyaset ve din işleri nizam bulsun!..

Benden ibret al ki, bu diyarlara zayıf bir bey olarak gelip haketmediğim halde bunca inayet-i celile-i Rabbaniye’ye mazhar oldum. Sen de benim yolumdan git ve bu Din-i Muhammedi’yi ve ashabını, başka sana tabi olanları koru. Allah’ın (c.c) hakkını ve kulların hukukunu gözet!.. Ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma. Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldırmaya devam ile her bir işe teşebbüs de Allah’ın yardımına güven. Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru!.. Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma!.. Halkı taltif et, hepsinin rızasını kazan”.